Kerem Bozyayla – CAMBAZA BAK!
Tiyatro eğitimi alanlar bilir, yüz ifadelerinin tiyatro oyununda büyük önemi vardır. Üniversite yıllarımda okulumun yarı legal tiyatro kulübünde bende eğitimler, roller almıştım. Yarı legal dedim ya hemen açıklayayım Brecht oyunları sahnelemenin günah sayıldığı dönemlerde pek sevilmezdi okulların tiyatro kulüpleri. Koridorlarda Beckett çalışır, sahne alabilmek için amfilerdeki boş saatleri kovalardık. Fakat yarı legal olmanın bir şansı vardı. Dışarıdan ismini birçok insanın bildiği siyasi tiyatrocular eğitim verirdi bize bila bedel. Bu yüzden iyi eğitimcilerle çalıştığımızı düşünüyorum. Eğitimler sırasında en çok zorlandığım ifade şaşırma ifadesiydi. Kızıyorum, üzülüyorum, dalgın oluyorum, aşık oluyorum ben şaşıramıyorum. Canına yanayım herkes şaşırıyor ben şaşıramıyorum.
Bir süredir yazılarımıza ara verdik. Bunun sebebi oynanan tiyatronun tam olarak ne olduğunu kavrayabilmekti. Aydın insan refleksinin yeri geldiğinde durup beklemek olduğunu biliyorum. Buradaki suskunluk asla “ağır ol molla desinler” ya da “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” değildi. Tam tersine yönetenlerin bizim hızlı ve keskin çıkışlarımıza alışık aynı zamanda bağışık olmalarıydı.
Bazı zamanlar insan karşısındakini o kadar önemser ona öylesine güçler yükler ki onu olduğundan çıkarır. Bayat bir senaryo eski bir oyun ortaya koyma ihtimalini unutur.
Yine bir senaryo gündemde, 1 hafta önce gözüne yumruk atılan yere düştüğünde darp edilen hakem, 1 hafta sonra hakem kararından dolayı sahadan çekilen bir takım. Dövülen hakemden sonra maçlar süresiz erteleniyor. Tam diyorsun gel klavye bir şeyler yazacağım, tak maçlar yeniden -1 hafta es geçilip- yeniden başlıyor. Bu lige tiyatro demek tiyatroya haksızlık olur. Sirk bu lig. Tiyatro dışarıda. Güzelim oyunu sirke çevirdiler. Asıl oyun dışarıda.
3.Temmuz ve şike çorbasını “gerektiğinde” neden kaynattıklarını, nasıl servis ettiklerini daha önceki bir yazımızda paylaşmıştık. Yine benzer bayat bir senaryo oynanıyor dışarıda. Dışarıda hava soğuk, yumurtayı tavaya zevkle atmıyor, tekini üçe dörde bölerek yiyiyor insanlar. Seçilmiş bir milletvekili var ama koltuğu hapiste, diğer biri bir kuryeye çarpıp ülkesine kaçabiliyor. Ülke mafyanın hesaplaşma alanı, paramız dünya çapında dalga konusu. O zaman ne gerekiyor? Hooop cambaza bak!
Bilen bilir endüstriyel futbola karşıyımdır, ben aşka inanan biriyim. Tuttuğum, peşinden gittiğim renkleri de aşkla severim. Aşk ile para yan yana benim meşrebimde olmaz. Fakat aşkın için cebindeki paranın zaten değeri de kalmaz. Bu yüzden endüstriyel futbolun ivme kazandığı son 20-25 yıldır var gücümle aşkıma hizmet ediyorum. Cebimdeki telefonum Fenercell, kız koleje gidiyordu kapanana kadar, Fenercoin-hisse senedi aldım kaç para olduğunu bilmeden. Yılda aldığım, sonrasında hediye ettiğim atkıların haddi hesabı yok. Diyeceğim o ki elimizden geleni yapıyoruz.
Siz de aşkınız için benden aldığınız vergilerle mesela rakiplerime stadyum yapıyorsunuz, vergisini affediyorsunuz. Gıkımı çıkartmıyorum bende aşktan sizin anladığınız şekilde bahsediyorum.
Korktuğum sizin aşkınız değil. Korktuğum sizin nefretiniz. Bakalım yeni uyarladığınız oyunda sonuç ne olacak? Bakalım sirke çevirdiğiniz güzelim futbol oyunu, zaman içinde nasıl şekillenecek? İpten düşmek üzere olan bizim sirkteki cambaz mı yoksa sizin senaryoyu mu yazdı eski bir cambaz? Bekleyip göreceğiz.
3.Temmuz faillerini bulamadınız. Bugüne kadar yüzlerce kavga dövüş oldu bitiremediniz. Otobüsümüz kurşunlandı yapanları yakalamadınız. Futbolu futbolun içinde gelenler yönetmiyor ve özerk bir yapıda değil. Tribünlerde terör ve rant kavgaları var, para oyunun çok üstüne çıktı. Bir sürü hakeme el çektirdiniz ama kimse bilmiyor sebebini. Şimdi de son olaylar dönüm noktası diyorsunuz. Haydi oradan cambaz git aynaya bak.
Neyse yazının başında belirtmiştim. Ben üzülebiliyorum, korkabiliyorum ama şaşıramıyorum.
Kerem Bozyayla 21 Aralık 2023